Türkiye'de ve dünyada her yıl binlerce çocuk lösemi hastalığına yakalanıyor. Kanser teşhisi sonrası ise küçük bedenler oldukça zorlu bir tedavi sürecine giriyor. Aileleri ve anne baba adaylarını çocuk kanserlerine karşı bilinçlendirmek, löseminin yaygınlığı ve tedavi edilebilirliği konularına, lösemi tedavisi gören çocukların moral ve motivasyonunun sevgiyle yüksek tutulmasının önemine dikkat çekmek adına her yıl Dünya Lösemili Çocuklar Haftası kutlanıyor.
Lösemi Nedir?
Kan kanseri olarak da bilinen lösemi, kemik iliği (bağışıklık sistemi için gerek olan kırmızı ve beyaz kan hücreleri ile kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositlerin üretildiği yerdir) kaynaklı olan ve farklı nedenlerden dolayı kan üreten kök hücrelerin gelişmesinin duraklaması veya kontrolsüz olarak aşırı derecede çoğalması olarak ifade edilebilir.
Bağışıklık sistemi için gerekli olan beyaz kan hücreleri aynı zamanda vücutta kansere neden olabilecek hücreleri tespit ederek kanserleşmeyi engellemektedir. Bu hücrelerinin anormal çoğalması ya da durması, vücudun hastalıklarla olan mücadelesini engellemenin yanı sıra kemik iliğinden başlayarak vücudun diğer bölgelerini ele geçirmektedir.
Olgunlaşan akyuvarların kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan lösemi yavaş bir şekilde ilerlemektedir. Olgunlaşmamış akyuvarların kontrolsüz çoğalması sonucunda oluşan lösemi ise hızlı bir seyir göstermektedir ve genellikle birkaç ay içerisinde klinik bulgular gözlemlenmektedir.
Löseminin nedeni tam olarak
bilinmemektedir. Çocuklarda görülen löseminin genellikle genetik faktörlerden kaynaklandığı görülmektedir. Yetişkinlerde ise sigara-alkol kullanımı, kimyasallar ve beslenme gibi faktörler neden olabilmektedir.
Çeşitleri
Lösemi, hastalığın seyrine göre akut ve kronik olarak iki türde görülmektedir. Hızlı yayılma gösteren ve kısa sürede klinik bulgular veren lösemi akut lösemi iken; yavaş seyirde ilerleyen, yıllar içinde gelişme gösteren lösemi ise kronik lösemidir.
Akut lösemi de ALL (Akut Lenfoblastik Lösemi) ve AML (Akut Myeloblastik Lösemi) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Her iki türde de tedaviye hemen başlanması oldukça önemlidir. Çocuk lösemi hastalarının yaklaşık olarak %80’i ALL grubunda yer almaktadır. Yetişkinlerde ise bu oran %20 civarındadır.
Kronik lösemi de KML (kronik myelositer lösemi) ve KLL (kronik lenfositik lösemi) olarak ikiye ayrılmaktadır. Akut lösemiye oranla tedaviye daha iyi sonuç vermektedir.
Belirtileri
- Halsizlik.solgunluk, çabuk yorulma
- Cilt altında beklenmedik kanamalar, morarmalar ve cilt üzerinde toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı döküntüler
- İştahsızlık, hızlı kilo kaybı
- Boyun, koltuk altı ve/veya kasık bölgesindeki lenf bezlerinde genellikle ağrısız şişlikler
- Çocuklarda nedeni belli olmayan bacak ağrıları
Tanı ve Tedavi
Hekim muayenesi sonucu lösemiyi gösteren belirtiler incelenir. Bunun için birçok test ve tetkikler yapılır. Tam kan sayımı, metabolik ve biyokimyasal değerler, karaciğer fonksiyon testleri ve hastanın pıhtılaşma ile ilgili değerleri lösemi tanısında faydalı tetkikler arasında yer alır. Bu testlere ek olarak periferik kan yayması ve kemik iliği örneğinin incelenmesi lösemi için tanısal değere sahip önemli uygulamalardır.
Akut lösemi tanısı için kemik iliği aspirasyon biyopsisi gerekli ve önemli bir testtir. Kronik lösemilerde ise periferik kan değerlendirilmesi genellikle yeterli kabul edilir ve bu kişilerde ileri biyopsi girişimlerine gerek duyulmayabilir. KML hastalığında genetik tanı yöntemleri kullanılarak BCR-ABL geni tespit edilebilir.
Gelişen teknoloji ve yeni yöntemlerin bulunmasıyla lösemi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Lösemi tedavisinde ilk ve önemli adım olarak türlerinin ve alt türlerinin belirlenmesidir. Bunun sonucunda tedavi planı oluşturulmaktadır. Lösemide ilk olarak akla gelen tedavi yöntemi kemoterapidir. Bir diğer tedavi yöntemi olarak radyoterapi kullanılmaktadır. Genel olarak kabul gördüğü şekilde lösemi hastalarında en etkili tedavi yöntemlerinin başında kemik iliği nakli gelir. Kemik iliği naklinin amacı kişideki hastalıklı kemik iliğinin sağlıklı kemik iliği ile değiştirilmesidir. Bu işlem öncesinde hastaya yüksek dozda kemoterapi ve radyoterapi verilerek hastalıklı kemik iliğinin tamamen ortadan kaldırılması sağlanır. Daha sonrasında hastaya kan yapıcı kök hücrelerin infüzyonu yapılır ve sağlıklı kemik iliğinin yeniden oluşturulması amaçlanır.
Comments