Halk Sağlığı, çevre sağlığı koşulları düzeltilmesini, bireylere sağlık bilgisi verilmesini, bulaşıcı hastalıkları önlenmesini, hastalıkların erken tanı ve koruyucu tedavisini sağlayacak sağlık örgütleri kurulmasını, toplumsal çalışmaları her bireyin sağlığını sürdürecek bir yaşam düzeyini sağlayacak biçimde geliştirerek hastalıklardan korunmasını, yaşamın uzatılmasını, beden ve ruh sağlığı ile çalışma gücünün arttırılmasını sağlar.
Halk sağlığı kavramı milattan önce Hipokrat'ın kitaplarında yer almış, hastalıklar ve çevre faktörleri arasında sebep ilişkileri kurulmuş, endemik ve epidemik hastalıkların anlaşılmasında temel teoriler sunulmuştur.
Türkiye'ye Halk Sağlığı veya Toplum Hekimliği kavramını ilk kez getiren ve uygulama alanına koyan Prof. Dr. Nusret Fişek'tir.
Prof. Dr. Nusret Fişek, Toplum Hekimliğini (Halk Sağlığı) şöyle tanımlar; "Kişiyi tüm çevresi ile ele alarak, onun sağlığını ana rahmine düştüğü andan ölümüne kadar kendi sorumluluğu içinde gören, hastalıkların oluşumunda rol oynayan fiziki, biyolojik, sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik çevredeki olumsuz etmenlerin giderilmesine ve olumlu bir çevre yaratılmasına uğraşan, hasta olanları olanakların elverdiği ölçüde erken dönemde bulup tanı koymaya ve tedavi etmeye çalışan bir hizmet dalı ve bunun öğretisini yapan bir bilim dalıdır".
Halk Sağlığının korunması ve yükseltilmesinde sağlık personelinin bir takım amaçları olmalıdır.
Bu amaçlar;
Sağlığın korunması
Hastalanan kişinin sağlığına kavuşması
Yaralanan kişinin yarasını sarmak ve acısını dindirmek
Bireyin, ailenin ve toplumun sağlık düzeyini yükseltmektir.
Sağlık düzeyini yükseltmek ve korumak
Hastalanan kişiyi sağlığına kavuşturmak
Yaralanan kişinin yarasını sarmak ve acısını dindirmek
Bireyin, ailenin ve toplumun esenliğini sağlamak
Toplumun değer yargılarını bilimsel ve pozitif yönde geliştirmek
Halk sağlığı ile ilgili sorunları çözme yeteneğimizi bireyin, ailenin ve toplumun lehine kullanmak
Halk Sağlığına ilişkin bilgi düzeyimizin yüksek ve tutarlı olmasını sağlamak
Toplumu oluşturan erkek, kadın, genç, yaşlı, fakir, zengin, köylü , kentli ve hangi etnik gruptan olursa olsun saptanan hedefleri gerçekleştirerek sağlık düzeyini iyileştirmek, yükseltmek ve korumak.
Sağlık olanaklarını bölge ve illere göre hakkaniyet ölçülerine göre uygun olarak dağılımı sağlamak.
Birinci basamak entegre sağlık hizmetlerini bireyin, ailenin ve toplumun gözünde itibarlı duruma getirmek
Halk sağlığı kavramının başlıca ilkeleri şunlardır:
1. Sağlık bir insanlık hakkıdır.
Herkes, ihtiyacı olduğunda ve ihtiyacı olduğu kadar sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir.
Herkes, sağlık hizmetlerine erişebilme açısından eşit şansa ve imkana sahip olmalıdır.
Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında, Dünya Sağlık Örgütü Anayasasında ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde yer almaktadır.
2. Koruma tedaviden üstündür.
Sağlık hizmetlerinin ve devletin temel sorumluluğu kişilerin hasta olmamalarını sağlamaktır.
3. Kişi çevresiyle bir bütündür.
Çevredeki olumsuz faktörler düzeltilmeden hastalıkların kontrol edilmeleri mümkün olamaz.
4. Hastalıkların nedenleri sosyal, biyolojik ve fizik nedenlerdir.
Halk sağlığı oldukça geniş kapsamlı bir bilim dalı olmakla beraber temelde epidemiyoloji, biyoistatistik ve tıp tarihi üzerine kurulu alanlarla ilgili çalışmaların yürütüldüğü bir disiplindir.
Halk sağılığı uygulamalarının tarihi açısından bir kilometre taşı sayılabilecek olan ve 1978 Yılında toplanan Alma-Ata Konferansı’nda toplumun tümünün sağlıklı olmasının hedeflendiği bir sağlık örgütlenme modeli ile çalışma yöntemi kurgulanmıştı. Bu konferansta “Temel sağlık hizmetlerinin genel sağlık örgütünün bir parçası olduğu ve sağlık hizmetlerinin, temel sağlık hizmetlerinin etkinliğini arttıracak biçimde örgütlenmesi gerektiği görüşüyle” denilerek temel sağlık hizmetleri “bilimsel temele dayalı, uygulamaya yönelik, toplumdaki birey ve ailelerin geneli tarafından kabul edilebilir yollardan, onların tam olarak katılımları ile, kendi kendine yeterlilik ilkesi gereğince ülke ve toplumca içinde bulunulan gelişmişlik düzeyinin her düzeyinde karşılanabilir bir harcama karşılığı onlara götürülen temel sağlık hizmetidir” şeklinde tanımlanmıştı.
Bildirgede temel sağlık hizmetlerinin insanların yaşadığı ve çalıştığı yerlerin mümkün olduğu kadar yakınına götürülmüş, bireylerin, ailenin ve toplumun ilk başvuru yeri olan, sağlık hizmeti zincirinin birinci halkasını oluşturduğu belirtilmiş olup; “insanların kendi sağlıklarının geliştirilmesi ve sürdürülmesi işlemlerine katılmaları” gerektiği görüşü savunulmuş ve ülkelere “temel sağlık hizmetlerinde kullanılacak uygun teknolojilerin belirlenmesi, geliştirilmesi, ülke koşullarına uygulaması” önerilmiştir.
KAYNAKÇA
Erci B., Halk Sağlığı Hemşireliği, 29-40, Göktuğ Yayınevi.
Erefe İ., Halk Sağlığı Hemşireliği El Kitabı, 3-11, Koç Yayınları
Güler Ç., Halk Sağlığı Kavramı 2-21, Halk Sağlığı Kitabı.
Comments